Doktor March'ın Dört Oğlu - Brigitte Aubert














Les Quatre Fils du Docteur March







"Fransız yazar, senarist"miş.'Doktor March'ın Dört Oğlu' dizi/film olarak nasıl yansır ekranlara bilemiyorum ama anlatımını kesinlikle eksik buldum.Polisiye dalında ödüllü bir yazar olmasına rağmen ne yazık ki beklediğimi alamadım,hayal kırıklığı oldu benim için.

Kitabın sonuyla bir alıp veremediğim yok. ya da konusuyla.
Sadece daha iyi anlatılabilirdi diye düşünüyorum.Çünkü gerçekten ilginç,denenmemiş,özgün bir konu.Ancak başlardaki heyecanı ortalarda kaybediyorsunuz.Finalde çarpıcı şekilde verilmesi gereken "katilin ortaya çıktığı sahne" çok ama çok sönük,zorlama,"aman hadi değiştireyim de böyle bir son olsun,kimsenin aklına gelmez" denmiş gibi geldi bana.Sanki böyle bir film izlemiştim ben ya ama aklıma gelmiyor bir türlü.

Kitabı özetlersem;

Jeanie adında bir hizmetçi var.Doktor March,hanımı ve dördüz oğlanları..
Jeanie bir gün evin hanımının eşyalarının arasında bir günlük buluyor.Tabi okumazsa olmaz.Bulduğu bir katilin güncesi çıkıyor.İşlediği cinayeti,içindeki öfkeyi ve planlarını yazdığı bir günce..Hizmetçi de bunu kimin yazdığını bulmaya çalışıyor.Ders sırasında kağıt yazıp gönderenler gibi, katille konuşur gibi birbirlerine notlar bırakıyorlar.Kitap bunlardan oluşuyor aslında.Sadece birbirlerine yazdıkları şeyler.Jeanie çok araştırma yapıyor,katilin gelecek kurbanlarını uyarıyor ama yine işin içinden çıkamıyor.

Kitap katilin kim olduğunu söylemeden bitseydi de olurdu bence.Çünkü çok aceleye gelmiş bir son gibi.Katilin kimliğiyle,kitabın kurgusuyla bir sorunum yok.Hatta evet beklemediğiniz biri çıkıyor katil.Sadece sönük anlatılan bir final olmuş bence.Sonuç olarak heyecanlı başlayan,sizi içine çeken,farklı tarzda bir kitap.Ama sonu..

Okuyacak değişik bir polisiye roman bulamazsanız okuyun derim.Belki benden daha çok beğenirsiniz.

3/5 
C.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sigara Bırakma Günlüğü Part I

1Film1Kitap - Tuck Everlasting / Ölümsüz Aile - Natalie Babbitt

Genç Bir Doktorun Anıları - Mihail Bulgakov