Uzanma sanatı - Bernd Brunner




-Yatay Yaşamın Elkitabı-

Şu anda uzanıyorsanız, o zaman doğru pozisyondasınız;zira hepimiz belli aralıklarla ve de büyük bir zevkle uzanırız.


"Uzanmaya övgü" diyebiliriz.

Siz siz olun bu kitabı ofiste,metroda,otobüste veya bir cafede okumayın.Zira tembel bünyelerde uzanma isteği ve/veya hafiften bir mayışma yapabilir.
İş yerinde başladım ve üçüncü sayfaya gelir gelmez uzanma hayaliyle yanıp tutuşur oldum..Ne kadar "uzanma" kelimesini okursa insan, o kadar çok uzanmak istiyor yahu..O yüzden iki bölüm okuyup mola verdim, zaten tembelim iyice uyku moduna girmemeliyim.
Ama siz durmayın, bu kitabı okurken güzelce uzanın.Zira Groucho Marx'ın da dediği gibi, "Yatakta yapılamayan şeyler,yapılmaya değer değildir."

Kitapta doğru uzanmanın tanımı,doğru yatağın doğuşu ve önemi (ya da kanepe), uzanmanın arkeolojisi, yatma ve uzanma biçimleri,yatağın konumunun önemi,yatma biçimlerine göre görülen rüyalar ve uzananlar müzesi gibi bölümleri bulabilirsiniz.Yazar baya araştırma yapmış,uzanmayı tarihsel olarak ve her yönüyle ele almış.
Oldukça merak ettiren,öğretici aynı zamanda da dinlenmelik bir kitap..
Bi de birdenbire bitmeseydi daha iyi olurdu..



Pek çok yere uzanılabilir; ille de bir sedir,kanepe ya da yatak olması gerekmez.Fakat üzerine uzandığımız yer sabit ve sağlam olmalıdır.Yerimiz rahat değilse ve güvenliğimizden endişe ediyorsak - mesela kayıp düşmekten korkuyorsak- gevşeyip rahatlayamayız.Uzanma şeklimiz uzanma deneyimimizi de belirler,bize yatay pozisyonda bir varoluş biçimi sunar.İnsanın nasıl uzandığı, yattığı yere bağlıdır.İnsan ne kadar rahatsa, uzandığı yer vücudunun ağırlığını ne kadar iyi taşıyorsa, o kadar iyi dinlenir.




Kimileri de uzanarak televizyon izler, radyo ya da müzik dinler,kitap okur.Uzanırken hangi kitapları okumayı tercih ederiz?Yatay pozisyon koşullarında çok özel,belki de başka türlü ulaşılamayacak bir okuma zevki vaat eden kitaplar var mıdır? Uzanırken okuduğumuz kitapları farklı mı alımlarız? Bazı duygulara karşı daha mı duyarlı oluruz?Alberto Manguel'in tezi doğruysa, "okunan kitaptaki dünyanın okurun o anda içinde bulunduğu ortama benzemesi okurda bir gereksizlik duygusu"na yol açıyorsa,o zaman kanepenin ya da yatağın huzurlu ortamında daha ziyade müthiş heyecan verici, sürükleyici kitaplar okumak gerekir.Manguel'in polisiye ya da korku romanları okuyarak huzurlu bir uykuya dalabilmesi ilginçtir tabii ama bu tür kitapları okuyunca uykusu hepten kaçan bir sürü insan vardır herhalde.Öte yandan hafta sonunu ya da tatil keyfimizi dehşet verici olay örgüsüyle bozmayan hafif ve eğlenceli kitapların "uzanırken okumaya daha müsait" olduğu düşünülür.Tuhaf bir mantık doğrusu.



Eskiden olduğu gibi şimdi de, akla hayale gelebilecek her tür biçimde,her tür süslemeyle bezeli çeşit çeşit yatak var.Bazıları o kadar zevksiz ki,bu yataklarda nasıl uyunabildiğini sormadan edemeyiz;ama neyse ki insanlar çoğu zaman karanlıkta uyur. Görenleri hayrete düşüren yataklardan biri de, Bahawalpur Mihracesi IV.Sadık Muhammed Han Abbası'nın Paris'teki lüks eşya üreticisi Christofle'a yaptırdığı şatafatlı yataktır.Ağırlığı bir tonu geçen (ne de olsa 290 kilo gümüş kullanılmıştı) bu yatağın her köşesinde bir kadın heykeli yükseliyordu.Mihrace yatağa yatar yatmaz müzik başlıyor ve heykellerin kolları hareket ediyordu;yatağın baş tarafındaki kadın heykelleri mihraceye hava yelpazeliyor,ayak ucundakiler ise sinekleri kovalıyordu.


Hadi iyi uzanmalar efenim.




























C.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sigara Bırakma Günlüğü Part I

1Film1Kitap - Tuck Everlasting / Ölümsüz Aile - Natalie Babbitt

Genç Bir Doktorun Anıları - Mihail Bulgakov