Kayıtlar

Ocak, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Doktor March'ın Dört Oğlu - Brigitte Aubert

Resim
Les Quatre Fils du Docteur March "Fransız yazar, senarist"miş.'Doktor March'ın Dört Oğlu' dizi/film olarak nasıl yansır ekranlara bilemiyorum ama anlatımını kesinlikle eksik buldum.Polisiye dalında ödüllü bir yazar olmasına rağmen ne yazık ki beklediğimi alamadım,hayal kırıklığı oldu benim için. Kitabın sonuyla bir alıp veremediğim yok. ya da konusuyla. Sadece daha iyi anlatılabilirdi diye düşünüyorum.Çünkü gerçekten ilginç,denenmemiş,özgün bir konu.Ancak başlardaki heyecanı ortalarda kaybediyorsunuz.Finalde çarpıcı şekilde verilmesi gereken "katilin ortaya çıktığı sahne" çok ama çok sönük,zorlama,"aman hadi değiştireyim de böyle bir son olsun,kimsenin aklına gelmez" denmiş gibi geldi bana.Sanki böyle bir film izlemiştim ben ya ama aklıma gelmiyor bir türlü. Kitabı özetlersem; Jeanie adında bir hizmetçi var.Doktor March,hanımı ve dördüz oğlanları.. Jeanie bir gün evin hanımının eşyalarının arasında bir günl

Müziği Sakın Kapatma! Vol1

Resim
Ölümünden önce en son  ne zaman dinlemiştiniz? 1-David Bowie David Bowie. Ölümünden önce en son ne zaman dinlemiştiniz?        Kaçımız çok iyi bir Bowie fanıydık. İtiraf edin. Sadece ben değilim diye düşünüyorum. Eğer öyleysem de merhaba ben Çisem.Bowie ölmeden önce yeni albümünü şöyle üzerinden dinlemiş çok güzel ama nerede eskiler demiş biriyim. Bu itiraf burada böylece kalsın sonra bana karşı kullanırsınız. Konu David Bowie. Son bir haftada hakkında yüzlerce yazı okuduğunuz adam. Hastalığını sevenlerinden saklayarak onlara elveda olarak Blackstar albümünü armağan etmiş bir adamdan bahsediyoruz. Ben hayatımda bu kadar güzel ölen birini görmedim. Lazarus şarkısının sözlerini dinlerken bir adam tam anlamıyla bir sanat eseri olabilir mi sorusu geliyor aklıma cevap ortada, elbette olabilirmiş.          Bowie tek değildi Yarattığı personalarıyla tanıştık zaman içinde. Bir röportajında utangaç biri olduğunu ve yarattığı personaları sayesinde sahnede rahat ettiğin

Bir buçuk abartı - Allie Brosh

Resim
Ne yazacağımı, neye göre değerlendireceğimi bilmediğim bir kitap. Amerikalı bir blog yazarının tüm yazılarının kitaba dönüştürülmüş hali sanırım.Ya da güncellenmiş,eklenmiş/çıkarılmış hali.Şöyle diyor kitapta ; Paintle çizmiş yazar hikayelerini.Biraz eğlenceli,değişik bir çalışma olmuş.Evet değişik çünkü daha önce böyle bir kitaba rastlayıp,okumadım.Ama kesinlikle farklı bir fikir. Kesinlikle alın okuyun demiyorum,kardeşlerinize,kuzenlerinize okumayı sevdirmek için hediye edebilirsiniz.Ama benim gibi masal seven,çocuk kitapları seven yetişkinler için bir kitap değil bence. Çok komik değil.Aslında bence komik de değil.Evet eğlenceli,keyifli ama pek beğendiğimi söyleyemem.Kesinlikle öylesine okuduğum bir kitap oldu benim için."Gülmekten ağladım,çok komikti" diye yorum yapanları anlamadım.Benim mi kaçırdığım bir şeyler oldu bilemiyorum.Ama sevdiğim bir mizah şekli değildi sanırım.Daha iyi beklemiştim kitabı.Kesinlikle hayal kırı

Uzanma sanatı - Bernd Brunner

Resim
-Yatay Yaşamın Elkitabı- Şu anda uzanıyorsanız, o zaman doğru pozisyondasınız;zira hepimiz belli aralıklarla ve de büyük bir zevkle uzanırız. "Uzanmaya övgü" diyebiliriz. Siz siz olun bu kitabı ofiste,metroda,otobüste veya bir cafede okumayın.Zira tembel bünyelerde uzanma isteği ve/veya hafiften bir mayışma yapabilir. İş yerinde başladım ve üçüncü sayfaya gelir gelmez uzanma hayaliyle yanıp tutuşur oldum..Ne kadar "uzanma" kelimesini okursa insan, o kadar çok uzanmak istiyor yahu..O yüzden iki bölüm okuyup mola verdim, zaten tembelim iyice uyku moduna girmemeliyim. Ama siz durmayın, bu kitabı okurken güzelce uzanın.Zira Groucho Marx'ın da dediği gibi, "Yatakta yapılamayan şeyler,yapılmaya değer değildir." Kitapta doğru uzanmanın tanımı,doğru yatağın doğuşu ve önemi (ya da kanepe), uzanmanın arkeolojisi, yatma ve uzanma biçimleri,yatağın konumunun önemi,yatma biçimlerine göre görülen rüyalar ve uzananlar müzesi gibi bölümleri bulabilirsin

Bukowski

Resim
 Bukowski her sene yeniden doğuyor “Havagazı ile intihar etmeyi denemiş, başarısız olmuştum. Ama başka bir sorunum vardı. Sabahları yataktan kalkamıyordum. Nefret ediyordum yataktan çıkmaktan. Herkese “insanlığın en büyük iki icadı ; yatak ve atom bombasıdır,” diyordum. Deli olduğumu düşünüyorlardı. Çocuk oyunları, ömürlerini çocuk oyunları oynayarak geçiriyordu insanlar. Hayatın dehşetinden etkilenmeden rahimden mezara gidiyorlardı.”              C. Bukowski            Düşündüğünü zanneden, kendi acizlikleriyle yanıp tutuşan şu insancıklar hala deli zannediyorlar seni. Hayat baştan kaybedilmiş bir oyundu. İntihar edip başarısız olmak oyunun kurallarındandı. Adil bir oyun olacağını kimse garanti etmemişti. Senin de umrunda değildi zaten… Gençliğinde, çevrendekilerin – içinde ve dışında yaşadığın dış etkenlerin- nefretleri ve basitlikleri yüzüne vurmuştu. İrinler akmıştı suratından. Onların iğrençliklerini taşıman için lanetlemişlerdi seni! Sense o günlerde yatakt